ATINA (AA) - Yunanistan diplomatik kaynaklarının verilerine göre, Libya'dan ülkeye gelen sığınmacı sayısı 2024'te yaklaşık 5 bin iken, bu yılın başından bu yana bu rotadan gelen sığınmacı sayısı şimdiden 8 bini geçti.
Düzensiz göçle baş edebilmek için ülkenin aldığı tedbirler kapsamında Yunanistan Parlamentosu, Kuzey Afrika'dan Yunanistan'a gelen düzensiz göçmenlerin iltica başvurularının 3 ay askıya alınmasını öngören yasa tasarısını 11 Temmuz'da kabul etti.
Geçen hafta ise ülkeye gelen düzensiz göçmenlerin geri gönderilme süreçlerine ilişkin bir yasa tasarısı kamuoyunun tartışmasına açıldı.
Yunanistan Göç ve İltica Bakanlığı yasa tasarısıyla iltica başvurusu reddedilenlere ülkeyi terk etmesi için verilen sürenin 25 günden 14'e düşürülmesinin öngörüldüğünü açıkladı. Buna göre, bu kişilerin ülkeye tekrar girişine getirilen yasak 5 yıldan 10 yıla çıkarılacak ve kendi istekleriyle ülkeyi terk etmeyi kabul etmeyenlere 3 yıl hapis ve 10 bin avro para cezası verilecek.
Göç ve İltica Bakanı Thanos Plevris, 10 Temmuz'da, bir televizyon kanalına verdiği röportajda, "Bundan sonra hükümet maddi yardımlarda ciddi bir azalmaya yönelik politika izleyecek. Göçmen kamplarında verilen yemek menüsünün de tekrar incelenmesini istedim. Şu an bu menüler otel menüsü gibi. Peksimetle, 3 çeşit yemek, (haftada) 4 kere et, 1 kere balık arasında bir yol yok mu? Göç Bakanlığı otel değil." demişti.
Bu uygulama ve açıklamalar, ülkede muhalefetteki sol partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının tepkisini çekti.
"Uluslararası hukukun ihlali"Yunanistan İnsan Hakları Birliği Başkanı Lefteris Papayannakis, Irkçılık ve Faşizm Tehdidine Karşı Birlik Hareketi (KEERFA) Koordinatörü Petros Konstantinu ve Savaşı Durdurma İttifakı Koordinatörü Yannis Sifakakis, ülkede düzensiz göçle mücadele için atılan adımları AA muhabirine değerlendirdi.
Papayannakis, Libya'dan ülkeye gelecek düzensiz göçmenlerin iltica başvurularının 3 ay askıya alınmasını öngören yasal düzenleme için "Açıkça, uluslararası hukukun ihlalinden bahsediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Bu düzenlemeye karşı 100'den fazla kurum ve kuruluşun tepkisini yazılı olarak da ortaya koyduğunu ifade eden Papayannakis, bu yasal düzenlemenin iptalini istediklerini vurguladı.
Papayannakis, iltica hakkı alamayan sığınmacıların ülkeden gitmeyi reddetmeleri halinde hapis cezası almasını öngören yasa tasarısı için de "Bu, ırkçı politika özelliğine sahip bir yasa tasarısı. Sözde sert bir çizgiye sahip. Aslında ülkede gerekli evraklar olmadan kalmayı cezalandırıyor. 30 yılı aşkın süredir böyle bir şey yoktu. Bunun kabul edilemez olduğunu düşünüyoruz." dedi.
Hükümetin, bu yasa tasarısıyla ülkede aşırı sağcı kitleye mesaj vermeyi hedeflediğini söyleyen Papayannakis, "Muhtemelen hükümet seçimlerde bu aşırı sağ kitleyi kullanmak istiyor." diye konuştu.
Papayannakis, Plevris'in göçmen kamplarındaki menülerin tekrar gözden geçirileceğine ilişkin açıklaması için ise "Yemek hakkında hiçbir şekilde kamuoyu önünde bu şekilde konuşamayız. Konu maliyet değil. Burada da yine aşırı sağ bir mantık var. Zaten zor durumda olan insanların temel ihtiyaçları hakkında bu şekilde tartışamayız. Bu insanların bazıları da kapalı kamplarda, dışarı bile çıkamıyorlar." ifadelerini kullandı.
"Yasal düzenleme, Cenevre Sözleşmesi'ni ihlal etmektedir"KEERFA Koordinatörü Konstantinu da iltica başvurularının 3 ay askıya alınmasını öngören yasal düzenlemeye ilişkin, "Bu yasal düzenleme, tabii ki mültecilerin haklarını ve Cenevre Sözleşmesi'ni ihlal etmektedir. Zira, Yunanistan Libya'dan gelenler için tüm iltica başvurusu haklarını tek taraflı dondurmaktadır." dedi.
Bazı Yunan siyasetçilerin sığınmacılar için zaman zaman kullandığı "İşgal ediyorlar" tanımlamasının, birer düşman olmayan sığınmacılar için kabul edilemez olduğunu kaydeden Konstantinu, hükümetin caydırıcı olmak amacıyla aldığı önlemleri ise "baskıcı" olarak nitelendirdi.
Konstantinu, hükümetin aldığı önlemlerin caydırıcı olmaktan uzak olduğunu, bu yöntemle başvuruların sadece geciktirildiğini dile getirdi.
Libya üzerinden Yunanistan'a gelen düzensiz göçmenlerin birçoğunun Sudan asıllı olduğunu aktaran Konstantinu, Sudan'daki durum nedeniyle bu göçmenlerin sığınma hakkına sahip olduklarını belirtti.
Konstantinu, hükümetin Şubat 2023'te 57 kişinin ölümüyle sonuçlanan tren kazasını ve Avrupa Birliği'nden (AB) gelen tarım sübvansiyonlarının hak etmeyen kişilere dağıtılmasına dair gündemi gölgede bırakmak için son haftalarda bu konuya yöneldiğini vurgulayarak "Şu anda bu, hükümetin dikkatleri ülke içinde yaşananlardan başka yöne çekmek için yaptığı bir hareket. Irkçılık kartını oynuyorlar." diye konuştu.
Ayrıca Konstantinu, hükümetin bu yasal düzenlemelerinin bir başka nedeninin ise Libya ile Yunanistan arasındaki deniz yetki alanlarının belirlenmesine ilişkin anlaşmazlık olduğunu söyledi.
Yunanistan Göç ve İltica Bakanı Plevris'in sığınmacılara kamplarda verilen yemeklerin yeniden gözden geçirileceğine ilişkin açıklamasını da değerlendiren Konstantinu, Bakan'ın açıklamasını Fransa'nın son Kraliçesi Marie Antoinette'e atfedilen ve halkın temel gıda maddesi olan ekmeğe ulaşamamasına yönelik umursamazlığın göstergesi olarak kabul edilen "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler." sözüne benzetti.
Konstantinu, sığınmacılar için AB'den gelen fonların da israf edildiğini ileri sürerek, sığınmacıların kamplarda yedikleri yemeklerin kalitesinin zaten düşük olduğunu ifade etti.
Plevris'in ve hükümetin bu açıklamalarla da ülkeye gelmek isteyen sığınmacıları caydırmayı amaçladığının altını çizen Konstantinu, söz konusu açıklamaların tepkilere de neden olduğunu kaydetti.
"Irkçı yasa tasarıları"Savaşı Durdurma İttifakı Koordinatörü Yannis Sifakakis de hükümetin yaptığı ve yapmayı planladığı tüm bu yasal düzenlemelerin kabul edilemez olduğunu belirterek "Her ikisi de Yunanistan'a gelmeye çalışan mültecileri ve göçmenleri hedef alan tamamen ırkçı yasa tasarılarıdır. Aynı zamanda hükümetin, kendisini zor duruma sokan skandallardan kaçınma çabasıdır." ifadelerini kullandı.
Bu düzenlemelere karşı tepki göstermek gerektiğine inandıklarını söyleyen Sifakakis, "Meclis'te onaylanan yasa tasarısı pratikte iltica hakkını reddediyor, bu da hem antidemokratik hem de Anayasa'ya aykırıdır." dedi.
Sifakakis, kamuoyu tartışmasına açılan yasa tasarısıyla, ülkeye yasal yollardan gelip yaşayan ancak 7 yıldır oturma izni alamamış göçmenlere bir işte resmi olarak çalışmaları halinde verilen oturma ve çalışma izni hakkının da iptal edileceğine dikkati çekti.
Gazze'deki sivillere yönelik saldırılara da bir son verilmesi gerektiğini vurgulayan Sifakakis, "Bu sorunlar çözülmeli, tüm mülteciler için sınırlar açılmalı, iltica hakları verilmeli. Onlar bizim kardeşlerimiz." diye konuştu.
Muhabir: Derya Gülnaz Özcan
