ANKARA (AA) - Doç. Dr. Özmen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin denizel alanlarla birlikte 1000'e yakın "deprem üretme potansiyeli olan diri fay" barındırdığını, her yıl ortalama 25 bin depremin kayıtlara geçtiğini söyledi.
Bu senenin ilk yarısında ise yıllık ortalamaya yaklaşıldığını belirten Özmen, "1 Ocak-30 Haziran arasında geçen 6 aylık süreçte 18 bin 191 deprem meydana geldi. Bu sayı ortalamanın üzerinde." diye konuştu.
Deprem sayısındaki artışın nedenlerinden birinin, ocak ile şubatta Santorini ve Amorgos adaları civarında yaşanan deprem fırtınası olduğunu ifade eden Doç. Dr. Özmen, 23 Nisan'da İstanbul'da meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremin de sismik hareketliliği artırdığını vurguladı.
Fotoğraf: Hakan Nural/AA
İl bazında en fazla depremin Muğla'da meydana geldiğini, bunu Malatya, Kütahya, Kahramanmaraş ve İstanbul'un izlediğini bildiren Özmen, şöyle konuştu:
"Artık 2 büyüklüğünün altındaki depremler bile tespit edilebiliyor. Verilere göre, depremler en yoğun şubat ve nisanda yaşandı. Bu da ortalama olarak saatte 4, günde ise 100 depremin yaşandığı anlamına geliyor. 4 ve 4,9 büyüklüğünde 206 deprem, 5 ve 5,9 büyüklüğünde 18 deprem, 6'dan büyük de 3 depremin meydana geldiğini görüyoruz. Bunların içindeki en önemlileri İstanbul, sonra Kulu-Konya, daha sonra Marmaris Bozburun açıklarında meydana gelen depremlerdi. Bu depremler nedeniyle 2 kişi hayatını kaybetti, 452 kişi de yaralandı."
"Kuzey Anadolu Fayı'nın kuzey kolu gibi güney kolu da İstanbul için riskli"Doç. Dr. Özmen, 1 ve 2 Temmuz'da Gemlik'te 3,9, 4,2 ve 4,3 büyüklüğünde, 5 Temmuz'da ise Silivri açıklarında Kumburgaz segmenti üzerinde 3,8 büyüklüğünde meydana gelen depremler nedeniyle, Marmara Bölgesi ve İstanbul'un deprem tehlikesine bir kez daha dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Genelde İstanbul'un hemen 15-20 kilometre açığından geçen ve Kuzey Anadolu Fayı'nın kuzey kolundaki depremler üzerinde durulur. Ancak Gemlik civarında, Marmara Denizi'nin güneyinde Kuzey Anadolu Fayı'nın güney kolunda da sarsıntılar yaşanıyor olması, İstanbul'un Marmara Denizi'nin güneyinde bulunan ve sismik boşluk olarak gösterilen bu koldan da ciddi şekilde etkilenebileceğini gösterdi."
Genellikle depremlerin Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Doğu Anadolu Fay Hattı gibi levha sınırlarında yaşandığını ancak Konya, Ankara gibi bölgelerde de levha içi diri fayların olduğunu dile getiren Özmen, bunların da zaman zaman 15 Mayıs'ta Kulu, 17 Şubat ve 29 Haziran'da Ankara'da olduğu gibi deprem ürettiğini, bu nedenle de sanılanın aksine İç Anadolu'nun da deprem tehlikesi altında bulunduğunu belirtti.
Deprem risklerinin azaltılmasına yönelik çalışmaların başta İstanbul olmak üzere Marmara ve Türkiye'nin diğer bölgelerinde hızlandırılması gerektiğini vurgulayan Özmen, Marmara Denizi'nde yaşanabilecek 7'den büyük bir depremin, Kahramanmaraş merkezli depremlerden 2-3 kat daha fazla etki oluşturabileceği uyarısında bulundu.
Muhabir: Fatma Sevinç Çetin