İSTANBUL (AA) - İstanbul'daki Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı Sultanbeyli Gündüzlü Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi'nce, annelerin yaşadıkları duygusal zorlukların sanatsal ve psikolojik yaklaşımla iyileştirilmesi amacıyla "Özel Gereksinimli Çocukların Anneleriyle İçsel Yolculuk" projesi hayata geçirildi.
"Kintsugi" sanatından ilham alınarak geliştirilen terapi yönteminde anneler, merkezde eğitim alan çocuklarını beklerken, gönüllü olarak destek veren klinik psikolog eşliğinde kendi iç dünyalarına yolculuğa çıkıyor.
Terapiyle özel gereksinimli çocuklarının bakımını üstlenen annelerin güçlenmesine, duygusal yaralarının iyileşmesine ve kabullenme sürecine destek veriliyor.
Projeyi geliştiren Sultanbeyli Gündüzlü Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Seda Çakır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, merkezden hizmet alan özel gereksinimli çocuklarını bekleyen anneler için neler yapabileceklerini düşündüklerini anlattı.
Çakır, "Bu bekleme alanında 'Onların yüklendikleri duyguları nasıl onarabiliriz, nasıl hafifletebiliriz, onların duygularına nasıl dokunabiliriz? diye düşünürken bu yol bizi sanat ile terapiye çıkardı. Annelerimizin biriktirdikleri duyguları hafifletebilmek, onları güçlendirebilmek, yaralarını onarabilmek bu sistemin de parçası bizim için. Burada sadece bakım veren değil, onların da değerli olduğu vurgusunu öne çıkarmak istedik, bu fikirle yola çıktık." ifadelerini kullandı.
"Yüklerini hafifletiyor, duygusal onarım sağlıyor"Aileyi güçlendirmeyi hedeflediklerini dile getiren Çakır, bu programın ardından anneler için 8 hafta sürecek dayanıklılık atölyesi planladıklarını söyledi.
Özel gereksinimli çocukların merkezde özel eğitim, spor, çeşitli kurslara yönelik eğitimler aldığını belirten Çakır, şunları kaydetti:
"Özel gereksinimli çocuklar burada eğitim alıp kurslara katılırken, anneleri de onları beklerken bu terapilerle duygusal yüklerini hafifletiyor, duygusal onarım sağlıyor. Burada hem çocuklara hem de annelerine hizmet veriyoruz. Bu projeye öncülük etmek bizim için umut verici. Diğer kurumlarda farkındalık oluşturmak istiyoruz. Amacımız sadece hizmet üretmek değil aynı zamanda toplumsal farkındalık yaratmak."
Metafor olarak düşünülen tabak çekiçle kırılıp sonra parçaları birleştiriliyorTerapiyi uygulayan klinik psikolog Zeynep Betül Topçu, annelere yönelik temel odaklarının psikolojik sağlamlık olduğunu, onların bu becerilerini artırmaya yönelik atölye çalışmasında kintsugi sanatından esinlenerek terapi yapıldığını ifade etti.
Topçu, terapi çalışmasındaki aşamaları şöyle anlattı:
"Bu atölyede çekiç, tabak, kullanılan yapıştırıcı, yaldızlama aşaması hepsi dönüştürme, değişim sürecine dair birer metafor. Terapi, düştüğün yerden kalkıp yola devam edebilme becerisi ve bu beceriyi geliştirmeye odaklı. 2,5 saat süren bir atölye. Bu felsefenin özünde, kusurları kabullenme, o kırılmışlıkla sonrasında onarmayla yola devam edebilmek var. Hatta daha da yaldızlı bir şekilde, 'O yaraları görünür hale getirerek nasıl devam edebiliriz? Nasıl bu zorluklarla başa çıkabiliriz? Kırıldığımız zaman nasıl toparlanabiliriz? Nasıl ayağa kalkarız ve yola devam ederiz?' bunu bir şekilde katılımcılara aktarmayı hedeflediğimiz bir atölye bu."
Topçu, atölyenin birkaç bölümden oluştuğunu, ısınma egzersizlerinden sonra bir metafor olarak düşünülen tabağın, çekiçle kırıldığını söyledi.
Bütün nesnelerin bir metafor olarak arka planı olduğunu dile getiren Topçu, şöyle devam etti:
"Bu süreçte ilk önce kırılma, değişim, bizi değiştiren zorlayıcı bir yaşam olayı oluyor ve kırılma gerçekleşiyor. Bu kırılmadan sonra yapışma, yapışmada neleri kullandığımızdan, içsel ve dışsal kaynaklardan bahsediyoruz. Tabaklar bir peçeteye sarılarak kırılıyor, bunun da anlamı var. Zorlayıcı zamanlardan geçerken bizi koruyan, daha fazla dağılmamızı engelleyen kaynaklarımız üzerine konuşuyoruz. Onarma sürecinde, kalan boşluklar üzerine konuşuyoruz. Bazen tabak parçalarında boşluklar ortaya çıkabiliyor. Bu boşlukları kabullenme, kabullenemiyorsa başka bir muadiliyle doldurma, tamir etme, sonrasında yapıştırma. O tabak onarımdan sonra eski haline gelmeyecek bunu da kabullenmek, yeni bir benlik inşa etme süreci aslında. Bizi yapıştıran, onaran şeyler, ilişkilerden, bize iyi gelen kaynaklardan bahsediyoruz. Yapıştırma tamamlanıyor, yaldızlama aşaması, parıldama anı, daha çok parıldayan, belki kusurlarıyla çatlaklarıyla kırıklarıyla yaralarıyla kusurlu ama daha otantik bir benlik var orada, o ortaya çıkıyor."
İkinci aşamada sanat terapisi yaptığını, katılımcılardan çiçek çizmelerini istediğini belirten Topçu, "Katılımcıların zorluklardan geçerken onları ayakta tutan kaynaklarıyla temas etmelerini, o çiçeğin neye ihtiyacı olduğunu keşfetmelerini istiyorum. Bu çiçek de bir metafor, katılımcı 'Bu çiçek beni anlatıyor.' diyor, aslında kendilerini çiziyorlar." diye konuştu.
"Zorluklarla başa çıkma yöntemlerine dair becerilerini yüzeye çıkartıyoruz"Topçu, katılımcıların atölyeler sonrasında zorluklarla baş edebilme yollarına dair farkındalıklarının arttığını, yardım istemek, yardımı reddetmek, ihtiyacını dile getirmek ya da bunların ne olduğunu anlamak gibi geri dönüşler aldıklarını kaydetti.
Zeynep Betül Topçu, "Hepsi özel çocuk annesi, yargılanmayacaklarını düşündükleri bir ortamda duygu ve düşüncelerini rahatça ifade edebildiklerini dile getiriyor. Zorluklarla başa çıkma yöntemlerine dair zaten var olan, belki kullandıkları becerileri aslında yüzeye çıkarma ve oraya eğilmelerini sağlıyoruz." şeklinde konuştu.
"Tabağı yapıştırmak duygularımı onarmış gibi iyi hissettirdi"Terapiye katılan annelerden Zemzem Duman, ilk etapta kaygılı olduğunu belirterek, şu görüşleri dile getirdi:
"Yaptığımız etkinlikle içe dönük duygularımızı dışa çıkardığımızı düşünüyorum. Bir tabak kırıyoruz, aslında hayatımız, yaşadıklarımız, geçirdiğimiz kötü dönemler, kaygılarımız, bunları bir de birleştirme aşamamız var, birleştirip kuruması için onlara zaman tanıyoruz. Daha sonra yaşadıklarımızı parlatıyoruz, güzelleştiriyoruz. Çok öfkeli olduğumuzda, sıkıntıda olduğumuzda nasıl rahatlamamız gerektiğini, ne istediğimizi, kendimize soru sormayı öğrendik. Kendimi nasıl sakinleştirmem gerektiğini, nasıl iyileştireceğimi öğrendim. Özel gereksinimli anneler olarak bazı duygularımızı çevremize anlatamıyoruz ama burada farklı şekilde duygularımızı ifade etme yeteneği kazanıyoruz, burada ağaç, çiçek çiziyoruz, aslında o bizim içimizde duygularımızı anlatamadığımız şeyler."
Güler Karagülle, terapi sayesinde yaşadığı zorluklarla nasıl başa çıkabileceğini fark ettiğini belirterek, "Ben burada rahatladım. Tabağı yapıştırmak sanki duygularımı onarmış gibi bana iyi hissettirdi. Burada sadece ben değil diğer kişiler de aynı şeyleri yaşıyormuş, bunu gördüm, burada benim gibi anneler var, kendimi daha iyi hissettim. Kendim gibi insanlarla bir arada olduğumda daha iyi hissediyorum. Bizim gibi anneler çabalasınlar, bırakmasınlar, içlerindeki sevinci, mutluluğu kaybetmesinler." ifadelerini kullandı.
Muhabir: Şaduman Türkay