MUŞ (AA) - Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğinin yaygın yapıldığı Muş ve Bitlis'te yazın sürülerini yaylalara çıkaran besiciler, zorlu doğa koşullarına rağmen hayvanlarının bakımını ihmal etmiyor.
Küçükbaş hayvan yetiştiricileri, yaz mevsiminde sürülerini serin hava, temiz su kaynakları ve verimli otlakların bulunduğu yayla ve meralara çıkarıyor.
Muş'ta her yıl 2 bin 500 rakımlı Şenyayla bölgesine gelen bazı aileler, kurdukları çadır ve barakalarda kısıtlı imkanlarla yaşamlarını sürdürüyor.
Teknolojiden uzakta zorlu yaşam koşullarıyla mücadele eden sürü sahipleri, hayvanlarından elde ettikleri sütle peynir, yoğurt ve tereyağı yapıyor.
Bitlis'te de sürülerini Nemrut Dağı eteklerindeki yaylaya çıkaran besiciler, doğayla iç içe, teknoloji ve sosyal hayat imkanlarından uzakta süt ürünleri üretip ekonomiye katkıda bulunuyor.
Huzur ve güven ortamının sağlandığı yaylalarda yaz boyunca hayvanlarını besleyen aileler, havanın soğumasıyla yeniden yerleşim yerlerine dönüyor.
"Hayatımız çok zor ama mecburuz"Muşlu besici Mirza Sezgin, AA muhabirine, dedelerinden kalan hayvancılık mesleğini yaylada sürdürmeye devam ettiklerini söyledi.
Önceki yıllarda terör olayları nedeniyle çıkılması yasaklanan yaylalarda huzur ortamının oluştuğunu belirten Sezgin, "Geçimimizi hayvancılıkla sağladığımız için yayla bizim için çok önemli. Yaylada hayvancılık yapıyoruz, işimiz bu. Yazın buradaki yaylaya geliyoruz, kışın da sıcak olduğu için Batman'a gidiyoruz. Hayatımız çok zor ama mecburuz. Daha önce buralarda yaşamak çok daha zordu. Terör baskısı vardı. Şimdi çok rahat şekilde yaylaya gelebiliyoruz. Allah, devletimizden razı olsun." diye konuştu.
"Ülkenin kalkınmasını istiyorsak hayvancılık yapmalıyız"Bitlis'te yıllardır hayvancılık yapan Mahir Akhan ise bölgede bu faaliyetlerin sürdürülmesi gerektiğini ifade etti.
Hayvancılıkla geçimini sağladığını belirten Akhan, şunları kaydetti:
"Ülkenin kalkınmasını istiyorsak tarım ve hayvancılık yapmalıyız. Hayvancılık azalmış olabilir ama biz işimize devam ediyoruz. Hayvanları gece Nemrut Dağı'nın eteklerinde otlatıyoruz, sabah su ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra sağıma başlıyoruz. Sağımdan sonra yine dağlara çıkarıyoruz. Köylü, hayvancılık yapacak, tarımla uğraşacak. Bunlar yapılmadıktan sonra köyde yaşamanın bir anlamı yok. İlçeden yoğurt alıp köye getirirseniz, buna köylülük denmez. Gerçek köylünün hem hayvanı olacak hem traktörü."
Babasına destek olan Ömer Akhan da "Burada babama yardım ediyorum. Kitaplarımı yanımda getiriyorum. Hem ders çalışıyorum hem de hayvanlara bakıyorum. Sütü peynir, yoğurt ve tereyağı yapıyoruz. Kışın da ağılda hayvanları besliyoruz." şeklinde konuştu.
Muhabir: Sabri Yıldırım,Berfin Sidar Aşit