ANKARA (AA) - AA muhabiri, Bulgaristan'ın 1989'da Türklere yönelik asimilasyon politikasına ilişkin süreçleri derledi, o dönemin tanıklarıyla konuştu.
Bulgaristan’da 1944’te iktidara gelen Bulgaristan Komünist Partisi, siyasi muhaliflerine karşı baskısının en ağırını, Türklere ve Müslümanlara karşı yaptı. 1946’da çıkartılan kanunla azınlık okulları kapatıldı, bir süre sonra da ana dilde eğitim tamamen yasaklandı.
Ülkede, 1984'te başlatılan ve "Yeniden Canlanma Süreci" süreci olarak adlandırılan dönemde, Müslümanların ve Türklerin, isimlerini Bulgar isimleriyle değiştirmeleri yönünde baskılar uygulandı. Bu duruma karşı çıkanlar hapis, sınır dışı edilme ve Tuna Nehri üzerindeki bir adada bulunan Belene Toplama Kampı’na gönderilme gibi çeşitli baskılara maruz bırakıldı.
Asimilasyon kampanyası sonucunda 850 bin Müslüman'ın adı zorla değiştirildi, yaklaşık 1000 kişi Belene Kampı'nda hapse mahkum edildi, onlarca kişi hayatını kaybetti.
Dünya basını, olimpiyat ve dünya şampiyonu milli halterci Naim Süleymanoğlu’nun 1986’da Türkiye’ye kaçmasıyla Bulgaristan’da yaşayan Türklere uygulanan baskılardan haberdar oldu. Birçok devlet, bu durumdan dolayı Bulgaristan'a tepki gösterdi.
Tepkiler neticesinde azınlıkları sürgün etme kararı alan Bulgaristan yönetimi, 24 Mayıs 1989 tarihinden itibaren Türkleri gruplar halinde Türkiye sınırına yığdı ve 2 Haziran 1989'da Türkiye'den ülkesindeki azınlığı kabul etmesi için sınır kapılarını açmasını istedi.
Türkiye'nin 4 Haziran 1989'da Kapıkule Sınır Kapısı'nı açmasıyla 22 Ağustos 1989'a kadar yaklaşık 350 bin Türk, Bulgaristan'ı terk edip Türkiye’ye göç etti.
"Türkleri taşıyan bir treni karşılamıştık, daha sonra bu trenlere 'utanç trenleri' adı verildi"Göçe tanıklık eden ve bunu fotoğraflayan gazeteci Behiç Günalan, o dönemde bilgiye ulaşmanın zor olduğunu ve canlı tanıklardan aldıkları bilgiyi, Türk kamuoyuna aktardıklarını söyledi.
Günalan, göçe zorlanan Türklerle temas ettiğini belirterek "Büyük bir insani krizle karşılaştık. Türkleri taşıyan bir treni karşılamıştık, daha sonra bu trenlere 'utanç trenleri' adı verildi ve yüzbinlerce kişi bu trenlerle Türkiye'ye geldi." dedi.
300 binden fazla soydaşın Türkiye'ye geldiğini belirten Günalan, yazdıkları haberin, çektikleri fotoğrafların hafızasında derin izler bıraktığını aktardı.
Günalan, o dönemde fotoğrafını çektiği ve kendisinde derin izler bırakan bir kız çocuğuyla Türkiye'de tekrar bir araya geldiğini dile getirdi.
"Sadece 2,5 ayda Bulgaristan'dan 311 bin 863 kişi Türkiye'ye göç etmek zorunda kaldı"Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Bulgaristan göç çalışmaları uzmanı Doç. Dr. Hasan Demirhan, 1913-1934 yıllarında her yıl 10 ila 12 bin Türk'ün Türkiye’ye göç ettiğini, 1926 yılında Bulgaristan'daki Türk nüfusunun yüzde 10'a gerilediğini söyledi.
Demirhan, 1923-1939 yıllarında 198 bin 688, İkinci Dünya Savaşı sırasında ise 21 bin 353 kişinin Türkiye'ye göç ettiğini hatırlattı.
1950-1951 yıllarında yaşanan büyük göç dalgasına dikkati çeken Demirhan, bu dönemde Türk okullarının kapatıldığını, toprakların ellerinden alındığını ve sadece iki yılda 154 bin 397 kişinin Türkiye'ye sığındığını belirtti.
Bulgaristan'da 1984’te başlatılan "Yeniden Doğuş" kampanyasının ise baskının zirve noktası olduğunu vurgulayan Demirhan, bu süreçte Türklerin isimlerinin zorla değiştirildiğini, Türkçenin yasaklandığını, mezar taşlarının tahrip edildiğini ve dini-milli ritüellerin suç sayıldığını ifade etti.
Demirhan, bu baskılara direnenlerin dövülerek cezaevlerine gönderildiğini, bazı soydaşların da insanlık dışı koşullardaki Belene ve Bobov Dol kamplarına sürüldüğünü aktardı.
1989'da Türkiye'nin diplomatik baskısı, uluslararası tepkiler ve Bulgaristan'daki Türklerin kararlı direnişi sonucu göç izni verildiğini hatırlatan Demirhan, "Sadece 2,5 ayda Bulgaristan'dan 311 bin 863 kişi Türkiye'ye göç etmek zorunda kaldı." dedi.
Demirhan, Bulgaristan Türklerinin asırlardır yaşadıkları toprakları ve tüm mallarını geride bırakarak yalnızca bir bavulla Türkiye'ye geldiklerini ve burada yeni bir hayat kurmaya çalıştıklarını söyledi.
Muhabir: Mehmet Şah Yılmaz,Dzhanan Mehmed Ismail