MasterChef 2025: Seyir Zevki Nerede Kaldı?
Bu sezon MasterChef Türkiye’ye başlarken umutluydum. Genç yetenekler, farklı mutfak yorumları ve yaratıcı tabaklarla heyecan dolu bir yarışma izleyeceğimi düşündüm. Ancak ne yazık ki daha ilk haftalardan itibaren ekrana yansıyan tablo, hevesimi kırmaktan başka bir işe yaramadı.
Sümeyye, Ayla, Çağatay, Onur ve Furkan dışında kalan yarışmacılar, adeta yarışmanın yükünü hafifletmek yerine ağırlığını artırıyor. Özellikle iki isim var ki, seyir zevkini neredeyse tamamen ortadan kaldırıyor: Ayten ve Hilal.
Ayten’in sürekli öne çıkma çabası, kendine olan aşırı güveni ama buna rağmen mutfakta ortaya koyduğu zayıf performans izleyiciyi resmen bezdiriyor. Daha kötüsü, takımlar kurulduğunda bile bile yeteneksiz isimleri yanına toplaması oldu. Yarışmanın kaderi de işte bu tercihlerle belirlenmiş oldu.
Hilal ise en az Ayten kadar sorunlu bir figür. Tutkulu gibi görünse de tabağa yansıyan ne yaratıcılık var ne de ustalık. Onun yarışmada kalması, izleyicinin sabrını daha da zorluyor.
Bugün geldiğimiz noktada MasterChef, “yetenek yarışması” olmaktan çıkıp, “sabrı test etme” programına dönüşmüş durumda. Oysa izleyici güçlü isimlerin rekabetini görmek istiyor. Çağatay’ın, Furkan’ın, Ayla’nın ya da Sümeyye’nin elinde mutfak ışığı var. Onların yaratıcılığı ve becerisi ekrana yansıdığında yarışma değer kazanıyor.
Benim temennim, zayıf halkaların bir an önce elenmesi ve yarışmanın gerçek rayına oturması. Aksi halde, birçok izleyici gibi ben de “seyretmek istemiyorum” duygusuyla ekrandan uzaklaşacağım. Çünkü MasterChef, izleyiciyi sürüklemek için var; izleyiciyi yarışmadan uzaklaştırmak için değil.