ÖLÜMSÜZLÜK ÖLÜMLE BAŞLAR
Dünya hayatına imtihan edilmek üzere gönderilmiş bulunuyoruz. Hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekmeli, ölmeden önce ölmüş gibi değerlendirmeliyiz. Bu hesaplaşmamız sonucu yaptıklarımız, yapmamız gerekirken yapmadıklarımız, yasaklanmış olan haramlardan ne kadar uzak durduğumuz konularında kendi kendimizi değerlendirmeliyiz. Bu değerlendirmeler sonucu İslamın hükümlerine uygun olarak ibadetleri yapıyor ve yasaklardan da tam anlamıyla kaçınıyorum diyebiliyorsak, iyi yoldayız ve devam etmeliyiz. Tam tersi hayatımızda ibadet yoksa, haramlardan da kaçınmıyorsak o zaman bizim için büyük sıkıntılar var demektir.
Ölüm, aramızdan ayrılan sevdiğimiz insanları hatırlamanın, onları hayırla yad etmenin ve ayrıca hayatını devam ettiren insanların kendilerini hesaba çekmenin yoğun olarak yaşandığı dönemlerdir. Ölümden etkilenip, en yakınını kaybeden nice insanların kendi davranış ve yaşayışlarına daha çok özen gösterdiği bir gerçektir. Ancak zaman içinde bu düşüncelerde de çok büyük erozyonlar olmaktadır.
Ölüm insanı gerçekten derinden etkileyen bir hakikattir. Ayet-i kerimelerde “Her nefis ölümü tadacaktır. Sonunda bize döneceksiniz.” (Ankebut suresi âyet:57 “Hiçbir kimse Allah’ın izni olmadan ölmez. O belli bir vakte bağlanmıştır.”(Al-i İmran suresi-ayet:145) “Nerede olursanız olun, sağlam kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size yetişecektir.” (Nisa suresi-ayet:78) “Ecelleri geldiği vakit ne bir lahza geri bırakabilirler ve ne de ileri (öne) alabilirler.”(Nahl Sûresi-ayet:61) buyurulmuştur.
Bu imtihan dünyasında güzel amellerle iyi huylu, ahlak sahibi olanlar her iki alemde de kazanırlar.
Büyük mütefekkir ve mutasavvıf Hz. Pîr Celaleddin-i Rumi, ölüm gecesine “Şeb-i Arus” düğün gecesi, gerçek sevgiliye kavuşma gecesi diyerek ölüm ve sonrası için mükemmel bir açıklama getirmiştir. Kişi nasıl evlendiğinde eşine kavuşmakla mutlu olmuşsa, kendinden, eşinden, anne-baba, para, mal,mülk,mevki, makam v.b. dünya ve içindeki ne varsa her birinden, inandığı alemlerin Rabbi, herşeyin sahibi Allah (C.x.)’ı en çok sevmesi gerekmektedir. İşte bu her şeyden çok sevdiği Rabbine ölümle kavuşunca ona düğün gecesi demiştir.İnancımız gereği ölümle yok olmuyor, hakiki gerçek hayata ölümle kavuşuyoruz. İmanımızın beşinci temel şartı da ahret gününe ve öldükten sonra dirilmeye imandır.
Kayın Validem Emsal Özden sekiz yıl önce beynine pıhtı atması sonucu rahatsızlanmıştı.O günlerden bu günlere sağ olsunlar evlatları hiç yalnız bırakmadılar çok güzel ilgilendiler. Rabbimiz evlatlarının her birinden razı olsun. Kayın biraderim Ahmet Özden’in Hakkın Rahmetine kavuşması sonrası son üç ayda Kayın Validemin rahatsızlıkları daha da arttı. Ev, hastane, yoğun bakım derken 02 Mayıs Cuma günü saat:10.15 sularında emanetini sahibine teslim edip Ölümle, ölümsüzlük alemine yolculuk yaptı.Çünkü; Ölümsüzlük ölümle başlar.
Büyük bir üzüntü içinde olmamıza rağmen, bizleri gerçekten sakinleştirip huzurlu kılan merhume Kayın Validemin sabrı, metaneti, İmanının gereği son anlarına kadar Kur’anı Kerim Kıraati, Kelime-i Tevhid zikri onun güzel bir Mü’mine olduğunun en somut özellikleriydi… Bu imtihan dünyasını hamdolsun güzel bir şekilde İmanlı olarak ibadetlerle dop dolu bir hayatı çok güzel yaşadı ve İmanlı bir şekilde ruhunu teslim etti.
Konya’nın Akören İlçesinde kalabalık bir cemaatin katılımıyla ikindi namazını müteakip kılınan cenaze namazı sonrası orta Mezarlığa merhum kayın pederin, kayın biraderimin yanına defnedildi.
Rabbimiz; günahlarını bağışlayıp, Lütfu Keremi ile merhume kayın Valideme ve bütün Ehl-i İmana rahmet eylesin. Mekanlarını Cennet, Makamlarını âli eylesin. Cenazeye katılım sağlayan, bizzat gelerek taziyede bulunan, sosyal medyadan mesaj yazan, telefon ile arayıp taziye dileklerini ileten kardeşlerimizin, dostlarımızın her birine kalbî şükranlarımı sunarım. Rabbimiz, her birinden razı olsun.
Rabbimiz, başta eşim olmak üzere; kayın biraderlerime, baldızıma, akrabalarımıza, aile fertlerimize, dostlarımıza ve sevenlerimize sabır-ı cemil ihsan eylesin. Sıhhat ve afiyetler dilerim.
omerlutfiersoz@gmail.com
