Dr. Aziz ARMUTLU

Tarih: 10.07.2025 00:43

Edebiyatımızda Suyun Önemi

Facebook Twitter Linked-in

Edebiyatımızda Suyun Önemi

Su… Kendisi iki harf ama hayat onda gizli ve anlamlıdır.

Hayatın özü, varoluşun vazgeçilmezi. Bedenimizi beslediği gibi ruhumuzu da besler. Sabah uyanır uyanmaz yüzümüze çarpan ilk damlada, yazın kavurucu sıcağında içtiğimiz bir yudum serinlikte ya da yağmur sonrası toprakla birleşen kokuda hayat buluruz. Ancak suyun etkisi sadece fiziksel değildir; o aynı zamanda edebiyatın en derin metaforlarından biridir. Türk edebiyatında su, hem temizliğin hem aşkın hem de geçiciliğin sembolü olmuştur.

Divan edebiyatında su, sevgilinin güzelliğini anlatmada önemli bir mecazdır. Fuzûlî'nin “Su kasidesi” bu anlamda eşsiz bir örnektir. Hazreti Peygamber’in sevgisini anlatırken “Dest busi arzusuyla ölürsem dostlar, kuze eylen toprağım sunun anınla yâ Resûl” mısralarında olduğu gibi, toprakla suyun birleşiminden doğan vuslat ümidiyle yazılmıştır. Bu dizelerde su, hem aşkı hem de uhrevi arınmayı temsil etmektedir.

Halk edebiyatında su, daha çok doğayla bütünleşmiş bir motif olarak karşımıza çıkar. Deyimlere, atasözlerine, ninnilere ve türkülerimize sinmiştir. “Su gibi aziz ol” dileği, birine edilen en güzel dualardan biridir. Günümüzde dahi Anadolu’nun pek çok köyünde, doğan çocuklar için “su gibi geçsin ömrü” denir. Bu, suyun ne kadar kadim ve hayırlı bir varlık olarak algılandığını gösterir.

Modern Türk edebiyatında ise su, zaman zaman bireysel yalnızlığın ve içsel yolculuğun simgesi olmuştur. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Huzur” romanında, Boğaz’ın suları karakterlerin iç dünyalarını yansıtan bir aynaya dönüşür. Attila İlhan’ın şiirlerinde ise su, aşkın bir uzantısı olarak çıkar karşımıza; durgun, coşkulu ya da yitik.

Günlük hayatımıza baktığımızda da suyun edebi anlamıyla kesiştiği anlar olur. Mesela sabah işe yetişmeye çalışan bir insanın yağmura yakalanması… Kimi buna şikâyetle yaklaşır, kimi ise camdaki damlaların dansında huzur bulur. Ya da yazın kurak bir gününde balkona çıkıp saksıdaki çiçekleri sularken duyulan tatmin hissi… Su, yaşamın ta kendisi olduğu kadar, küçük bir anı anlamlı kılabilen bir simgedir.

Bugün çevre sorunları, küresel ısınma ve su kıtlığı gündemimizin en üst sıralarında. Ancak sadece politik ya da bilimsel yaklaşımlarla değil, suyu edebiyatın ışığında da yeniden değerlendirmeliyiz. Su, sadece bir kaynak değil; aynı zamanda kültürel ve ruhsal bir mirastır. Onu korumak, aslında kendimizi, geçmişimizi ve geleceğimizi korumaktır.

Hz. Mevlânâ'nın şu sözü, hem edebiyatımızdaki hem de hayatımızdaki suyun anlamını ne güzel özetlemektedir:

"Su gibi ol azizim; aktığın yere hayat ver, durduğun yerde berrak kal."


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —
G-H1BEN5KZ8N