Aynı Yüzler, Aynı Sesler: Televizyonun Bitmeyen Döngüsü
Ekranlarda hep aynı yüzler, aynı sesler dolaşıyor. Her sabah aynı kişi haber, öğleden sonra kayıp, akşam yarışma, reklamlarda bile o! Bir yandan “televizyon izlenmiyor” deniyor, diğer yandan seyirciyi sıkmamak için hiçbir adım atılmıyor.
Müge Anlı’yı şahsen izlemiyorum, çünkü hem içeriği bana çok tekrar geliyor hem de ekran dilini artık yorucu buluyorum. Ama işin ilginç tarafı şu: program bitiyor, reklamda o, başka bir yarışmada yine o. Peki memlekette başka sunucu mu kalmadı? Medyada iş bekleyen o kadar yetenekli, genç, dinamik insanlar varken hep aynı isimler arasında dönüp duran bu sistem kime hizmet ediyor?
Bir de MasterChef var. O biraz nefes aldırıyor. Ama orada da reklam süreleri öyle uzuyor ki bazen yemeğin sonucunu göremeden kanalı kapatmak zorunda kalıyoruz. Yarışmanın kendisi heyecanlı ama aralara sıkışmış o kadar çok “tanıtım” ve “sponsor içeriği” var ki izleyici sabrını zorluyor. Zaten sosyal medyada dolaşan yorumların çoğu da bu yönde: “İyiki MasterChef var ama biraz da bizim dikkatimizi düşünen olsa…”
Televizyon artık seyircisini tanımak zorunda. Ekran başındaki insan sadece alıştığı yüzleri değil, samimi, yenilikçi ve çevresini gözeten yayınları görmek istiyor. Emeğe saygı elbette ama izleyiciye saygı da şart.
.