Tarih: 02.07.2025 11:39

Senarist ve yapımcı Birol Güven, AA'nın Sinema Atölyesi'ne konuk oldu

Facebook Twitter Linked-in

ANKARA (AA) - Güven, AA Akademi koordinasyonunda, Anadolu Ajansı (AA) Dış ve Ekonomi Haberleri Yayın Müdürü Barışkan Ünal'ın moderatörlüğünde düzenlenen Sinema Atölyesi'nin "Türk Film ve Dizi Sektörü" temalı on dördüncü etkinliğine katıldı.

Güven, sinema sektörüne yönelik yeni düzenlemelerden dizilerin yurt dışındaki pazarına, değişen seyirci alışkanlıklarından senaristlik deneyimlerine, geniş yelpazede değerlendirmelerde bulundu.

Sinema Genel Müdürlüğü görevine gelmesiyle ilgili olarak Güven, "Ben hayatta başka şeyler yapmak istiyordum. Öyle bir döneme denk geldi. Dolayısıyla benim için inanılmaz büyük bir değişim, büyük bir deneyim. Devlet tarafını bildiğimi zannediyordum ama buraya oturduktan sonra, her şey çok yeniden başlamış gibi oldu." dedi.

İlk zamanlarını "cahiliye dönemi" diye tanımlayan Güven, "Gerçekten bilmemek, cahillik, Allah'ın bir lütfu. Çünkü cahillik bir paket olarak geliyor cesaretle birlikte. İnsan ne yaparsa cahilken yapıyor. Öğrendikçe yapamamaya başlıyor." ifadesini kullandı.

Bu konuda "Çocuklar Duymasın" dizisinin ortaya çıkışından örnek veren Güven, bir televizyon kanalının kendisinden 21 günde dizi yazmasını istediğini anlatarak, "Ortada senaryo yok, dizinin adı bile yok. Ben, oluruz dedim çünkü olamayacağımızı bilmiyordum. Bugün bana aynı soru sorulsa bir yıl isterim. O gün evet, yaparız dedim hiçbir şey bilmeden ve yaptık. Çocuklar Duymasın böyle oldu." diye konuştu.

Şimdi benzer durumu Genel Müdürlük görevinde yaşadığını dile getiren Güven, şunları söyledi:

"Şöyle, hiçbir şey bilmiyorum ve çok cesurum. Diyorum ki, şöyle yapalım, böyle yapalım. Bana şöyle bakıyorlardı, 'Ya bu adam sinemacı, bu adam sanatçı, bürokrasiyi bilmiyor.' Bana hoşgörüyle bakıyorlar. Ben de birçok şey yapıyorum. Yani benzer bir durumu hani 2001'de yaşadığımı (Çocuklar Duymasın) şu anda yaşıyorum. Hatta beni ziyarete gelen sivil toplum örgütlerine diyorum, 'Arkadaşlar, ben bakın en bilmediğim dönemdeyim, bu ara benden ne isterseniz, isteyin'."

Güven, Ünal'ın "Bakanlığın sinema sektörünün desteklenmesine yönelik yönetmeliği güncellendi. Bu yönetmelik zaten hazırlanıyor muydu, yoksa sizin tam da o 'cahiliye' dönemimize denk gelip 'Değiştirelim' dediğiniz bir düzenleme mi?" sorusu üzerine şöyle devam etti:

"Evet, tam böyle oldu. Meslek birlikleri, dernekler geldiler. Hepsiyle ayrı ayrı, toplu olarak görüşmeler yaptım. Notlar aldım. Böyle çok acil, çok önemli ama çok küçük şeylerdi hepsi. Ben onu bir engeli aşmak için o engeli ortadan kaldırmak değil de ayakkabıdaki çakıl taşını çıkarmak gerekir ya önce, şu anda bizim yaptığımız da bu. Yönetmelik değişiklikleri aslında sinemacıların ayakkabısındaki taşları ayıklamak gibi oldu."

İlk filmini yapacak yönetmenlere ek kolaylık

Özellikle ilk yönetmenlik deneyimini yaşayan sinemacıların yaşadığı zorluklara dikkati çeken Güven, onlar için başvuru imkanlarının kolaylaştırıldığını söyleyerek, yeni düzenlemeyi şöyle aktardı:

"İlk yönetmenlik deneyimi çok ilginç bir şey. Çok yetenekli arkadaşlar, fakat onlar da tıpkı benim yaşadığım gibi mesela vergi, muhasebe bilmiyor, şirketi yok. Ben dedim ki 'Bu arkadaşlar bu şirketlerle niye uğraşıyorlar? Onlar sinemasını yapsınlar, yanlarına da bir yapımcı alsınlar, yapımcı onlarla uğraşsın'. Sonra yapımcılar dedi ki bize, 'Yapımcı gelip ilk yönetmenle birlikte başvurursa kendi başvuru hakkını kaybediyor.' Biz de ne yaptık? Bir yapımcı kendi başvurabileceği gibi bir hak daha verdik, o da bir ilk yönetmenle birlikte gelebilir diye bir değişiklik yaptık."

"(Sinemacılara maddi desteğin artırılması) Tarihe geçebilirim onu yapabilirsek"

Sektördeki en büyük sorunun kısıtlı bütçeler olduğunu dile getiren Güven, bu noktada destek miktarlarının arttırılmasına yönelik bir gelişme olup olmayacağına ilişkin soru üzerine, "Olacak, tabii. Yani bazı planlarım var. Onu gerçekleştirirsem bu işi zirvede bırakacağım. Tarihe geçebilirim onu yapabilirsek." ifadesini kullandı.

Türk ve yabancı sinemacılar bir araya getirilecek

Türkiye'de sinema üretiminde "çok sayıda ama küçük ölçekli" filmler yapıldığına işaret eden Güven, "Bizim sinemacılarımızın para koymadan film çekebilmeleri lazım. Bunu öğrenmeleri gerekiyor, hepimizin öğrenmesi gerekiyor. Bu noktada da biraz endüstrileşmek gerekiyor ama onun için de ya destekleyen büyük firmalar ya da devlet desteğinin artması yani daha büyük çaplı, daha yapısal adımlar atılması gerek." dedi.

Nitelikli ve büyük çaplı yapımlara odaklanılması gerektiğini, bunun için de ortak yapımların önemli olduğunu kaydeden Güven, "azınlık ortak yapım anlaşması"nın yeterince bilinmediğini ve ortak yapım kültürünün Türkiye'de tam gelişmediğini kaydetti.

Güven, Kırgızistan ile yaptıkları anlaşmayı örnek göstererek, "İki ülke arasında biz ortak film yapabiliriz ama başvuru yok." dedi.

Bu nedenle Türk ve yabancı sinemacıları bir araya getirecek programlar planladıklarını anlatan Güven, bu işbirliklerinin proje üretimine katkı sağlayacağını söyledi.

Güven, "Bundan sonra şöyle planlarımız var, mesela sinemacıları alıp başka ülkeye götürüp, orada birlikte olmak, onlar buraya gelecek, ağırlayacağız sinemacıları." diye konuştu.

Güven ayrıca, "Türkiye'nin yapımcıya değil de daha çok yatırımcıya ihtiyacı var ama yatırımcı yok." ifadesini kullandı.

"Televizyon tarafında uluslararası başarımız çok yüksek"

Sinema ve televizyon sektörünün uluslararası etkisini değerlendiren Güven, Türkiye'nin özellikle dizi ihracatında küresel ölçekte önemli konumda olduğunu belirtti.

Türkiye'nin dünyada en çok dizi ihraç eden ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Güven, "Televizyon tarafında uluslararası başarımız çok yüksek. Amerika'dan sonra dünyada en çok dizi ihraç eden ikinci ülkeyiz. Bazı coğrafyalarda üçüncü ülkeyiz, İngiltere de var. Dolayısıyla uluslararası başarımız çok yüksek." diye konuştu.

"Dizilerin yurt dışına pazarlanmasında belirleyici Türk seyircisi"

Güven, dizilerin yurt dışına pazarlanmasında Türk seyircisinin kilit rolüne de işaret etti.

Türkiye'de en çok izlenen dizinin dünyada en pahalıya satılan dizi olduğunu vurgulayan Güven, "Böyle bir matematik var. İstisnalar olabilir çünkü her genelleme yanlıştır, eksiktir. Genel olarak bizim dizilerimizin başarılı olmasının nedeni Türkiye'de izleniyor olması." dedi.

"Türkiye'de filmler belli gişe yakalamaya başlasınlar, dünyanın gözü üzerimizde"

Benzer durumun filmler için geçerli olduğuna işaret eden Güven, şöyle devam etti:

"Bu aynı zamanda sinemanın da cevabı oluyor. O yüzden, biz Türk seyircisine filmlerimizi izletemediğimiz için uluslararası endüstriyel anlamda başarımız yok. Arthouse'u ayrı tutuyorum. Arthouse'da çok kötü değiliz. Ama bizim endüstriyel sinemamız dünyada ses getirmiyor. Bunun nedeni de Türkiye'deki salonların boş olması. Yani Türkiye'de gişesi 10 milyon, 12 milyon film vardı da satamadık mı? Öyle bir filmimiz yok ki."

Güven, bu noktada hem gişeye hitap eden hem de derinliği olan "hibrit filmlere" ihtiyaç olduğunu vurgulayarak, "Türkiye'de filmler belli bir gişe yakalamaya başlasınlar, dünyanın gözü bizim üzerimizde." diye konuştu.

Dikey dizi festivalleri ve yarışmaları yapılacak

Yeni nesil mecralar arasında hızla gelişen "dikey dizi" formatına yönelik soru üzerine Güven, bu alanda ABD'de örnekler üretildiğini ve Türkiye'de de yaygınlaşmaya başladığını söyledi.

Güven "Dikey diziler telefon ekranı dik tutulacak şekilde, bir dakikalık bölümlerle çekiliyor. Yakında dikey dizi festivalleri başlayacak. Telefon üreticileri bu formatı ciddi şekilde destekliyor." diye konuştu.

Sinema Genel Müdürlüğü olarak içeriklere destek sağlarken yayın mecrasını gözetmediklerini dile getiren Güven, "Bizim hayalimiz hala beyaz perde. Dizilere yasal olarak destek verilebilir ama sektör kendi ekonomik gücüne sahip olduğu için böyle bir ihtiyaç görmüyoruz." dedi.

Senaryo yazımında yapay zeka

Yapay zekanın kurmaca yazımına etkisine ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Birol Güven, bu gelişmeleri tehdit olarak değil, anlatım araçlarının çeşitlenmesi olarak gördüğünü dile getirdi.

Sinemanın temelinde insan duygusu ve deneyimi olduğunu vurgulayan Güven, yapay zeka ile üretim artsa da insan duygusunu barındıran hikayelere her zaman ihtiyaç olacağını vurguladı.

Söyleşiye, AA İdari ve Mali İşlerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Oğuz Enis Peru ile AA Akademi ve Yayın Koordinatörü Yahya Bostan'ın yanı sıra Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşe Elif Emre Kaya, akademisyenler, öğrenciler ve sinemaseverler katıldı.


Muhabir: Fatma Nur Candan




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-H1BEN5KZ8N