Tarih: 21.06.2025 12:05

İsrail'in İran'a saldırıları bölgedeki lojistik altyapıyı ve tedarik zincirini derinden etkiliyor

Facebook Twitter Linked-in

İSTANBUL (AA) - İran ile İsrail gerilimi bölgedeki lojistik altyapıyı derinden etkilerken, özellikle deniz taşımacılığı ve kara yolu ulaşımı üzerindeki güvenlik riskleri, ticari mal akışında aksamalara ve maliyet artışlarına yol açtı.

Hürmüz Boğazı, Kızıldeniz ve Akdeniz bağlantılarının yer aldığı stratejik güzergahlar üzerindeki tansiyon, uluslararası taşımacılık şirketlerini alternatif rotalara yönelmeye zorluyor.

Sigorta şirketlerinin risk primini artırması navlun fiyatlarının yükselmesine neden olurken konteyner taşımacılığında gecikmeler başta gıda, enerji, elektronik ve ilaç olmak üzere pek çok sektörü etkiliyor.

Uzmanlara göre, çatışmanın devam etmesi durumunda sadece bölgesel değil küresel çapta üretim zincirlerinde de domino etkisi yaratabilecek bir kırılma yaşanabilir.

Bölgedeki çatışmalar, küresel ticaretin diğer alanlarında da lojistik aksamalar yaratabiliyor

Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ali Arı, AA muhabirine, Orta Doğu'da gerilimin tırmanmasının bölgeyi saran deniz yollarında sigorta maliyetlerini ve güvenlik risklerini yükselterek taşımacılık akışını sekteye uğratabileceğini söyledi.

Arı, bölge ülkelerinin hazırlığına işaret ederek, şunları kaydetti:

"Son yıllarda, özellikle İran'ın sık sık Hürmüz'ü kapatma tehditleri savurması ve Yemen'deki İran destekli Husilerin Kızıldeniz hattında ticari gemilere saldırıları, komşu ülkeleri alternatif ticaret koridorları geliştirmeye itmiş durumda. Örneğin, Suudi Arabistan bir süredir Basra Körfezi'ni Kızıldeniz'e bağlayacak bir demiryolu projesi planlıyor. Kuveyt, kara yoluyla Umman'a bağlanacak bir demiryolu için anlaşma imzaladı. Türkiye ise Irak'la işbirliği yaparak Basra bölgesinden Türkiye'nin Akdeniz'deki Ceyhan limanına ulaşacak yeni bir petrol boru hattı için ön anlaşmaya vardı. Yaklaşık 1,5 milyon varil/gün kapasiteli bu hat, devreye girdiğinde Körfez petrolünün Hürmüz'e uğramadan Akdeniz'e ulaşmasını sağlayacak stratejik bir hamle olarak görülüyor. Bu adımlar, bölge ülkelerinin krizlere hazırlık için uzun vadeli alternatifler üretmeye çalıştığını gösteriyor."

Bu çabalara rağmen, Hürmüz ve benzeri darboğazların tamamen by-pass edilmesinin gerçekçi görünmediğini anlatan Arı, alternatif boru hatlarının kapasitesinin sınırlı ve çoğunun halihazırda günlük operasyonlarda kullanıldığını aktardı.

Arı, tedarik zincirlerindeki kırılganlığın sadece enerjiyle sınırlı olmadığını belirterek, "Orta Doğu'daki çatışmalar, küresel ticaretin diğer alanlarında da lojistik aksamalar yaratabiliyor. Geçmiş deneyimler, bölge ülkelerinin bu tür şoklara hazırlığının kısıtlı olduğunu gösteriyor. Örneğin, 2023 sonunda Yemen'de Husilerin saldırıları Kızıldeniz'deki Bab el-Mendeb geçişini tehlikeye attığında, birçok konteyner gemisi rotasını Afrika'nın Ümit Burnu etrafından dolaşacak şekilde değiştirdi. Bu zorunlu rota değişiklikleri sonucu Süveyş Kanalı üzerinden Avrupa-Asya arasındaki deniz trafiği belirgin biçimde azaldı, konteyner navlun maliyetleri fırladı. Bu çarpıcı örnek, bölgede önemli bir su yolunun risk altına girmesinin, dünya genelinde tedarik zincirlerine ne kadar hızlı ve maliyetli yansıdığını ortaya koyuyor." şeklinde konuştu.

Uzun vadede bölgede devreye girmesi planlanan yeni güzergahların bir nebze rahatlama sağlayabileceğini dile getiren Arı, "Haziran 2025 itibarıyla gerçekçi tablo, bölge ülkeleri son krizlerden dersler çıkarıp alternatif hatlar üzerinde çalışsa da mevcut tedarik ve lojistik düzeni hala büyük ölçüde dar boğazlara mahkum ve şu anki hazırlık düzeyiyle alternatif güzergahlar ve kaynaklar ancak kısmi ve geçici bir çözümdür. Kalıcı çözüm için bölgesel istikrarın sağlanması ve altyapı yatırımlarının süratle tamamlanması gerekiyor." dedi.

Belirsizlik arzın daralmasına ve panik alımlara neden oluyor

Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Bilgehan Engin de İsrail-İran geriliminin bölge ülkelerine ve enerji fiyatlarına zincirleme etkisi olduğuna ve enerji ve lojistik sektöründe sorunların giderek büyüyebileceğine işaret etti.

Engin, "Bölge ülkeleri, enerji üretiminde ve ihracatında çok önemli bir güce sahip olduğu için devam eden çatışmalar ülkelerin ekonomilerini derinden etkiliyor." diyerek, şunlara dikkati çekti:

"Mısır, Hindistan, Bangladeş, Afrika ülkeleri, Katar, Suudi Arabistan ve Türkiye çatışmadan en çok etkilenen ülkeler arasında yer alıyor. Bölge ülkelerinden Mısır'a, İsrail gaz akışını kestiği için tesislerde üretim durdu. Bu durum Avrupa ve Afrika pazarını olumsuz olarak etkileyecek. Enerji altyapısı güçlü olan Katar'da Hürmüz Boğazı'nın kapanma riski nedeniyle lojistik gecikmeler gözlemleniyor. Suudi Arabistan'da ise rotasındaki güvenlik tehditleri nedeniyle taşıma maliyetleri artıyor. Belirsizlik nedeniyle şu anda bazı ürünlerde satışlar durma noktasına geldi. Bazı ülkeler erken sipariş ve stoklama eğilimine geçti. Bu durum kısa vadede arzın daralmasına ve buna bağlı olarak panik alımlara neden olmaya başladı."

İran ile Umman arasındaki Hürmüz Boğazı'nın lojistik sektörü için kritik bir önem taşıdığını aktaran Engin, Hürmüz Boğazı'nın dünya petrolünün yüzde 20'sinin geçişinin sağlandığı bir rota olduğu için tüm dünya ekonomilerini de yakından ilgilendirdiğini vurguladı.

Engin, ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik olası bir saldırısına değinerek sözlerini şöyle tamamladı:

"İran'ın Hürmüz Boğazı'nı mayınlamaya ve Yemen'deki İran destekli Husilerin Kızıldeniz'deki gemilere saldırmaya başlayacağının düşünüldüğü iddiaları gündemde. Petrol ve gaz taşıyan gemiler açısından stratejik önemdeki Hürmüz Boğazı’nın kapanması petrol fiyatlarında ani yükselişe ve küresel arz zincirlerinde bozulmaya neden olabilir. Süveyş Kanalı'nın geçilememesi sebebiyle uzun süredir alternatif rotalar küresel tedarik zincirinin devamlılığı için önem arz ediyordu. Gemi rotalarının çeşitlendirilerek Hürmüz yerine Ümit Burnu ya da daha uzun alternatiflere yönelmesi bu süreçte mümkün olabilir. Bu durum transit süresi, maliyetleri ve sigorta primlerini artırarak enerji ve ham madde fiyatlarına yansıyabilir."


Muhabir: Emirhan Yılmaz,Yunus Türk




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-H1BEN5KZ8N