Tarih: 01.07.2025 15:12

Bahçeli: İslamofobi tehdidine karşı bir eylem planı hazırlanmasını önemli görüyorum

Facebook Twitter Linked-in

TBMM (AA) - Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Kerbela'da şehit edilen Hazreti Hüseyin ve beraberindeki ehlibeytin acısını hissettiklerini dile getirdi.

Hepsini rahmet ve hürmetle yad ettikleri muharrem ayının 5. gününde birlikte olduklarını dile getiren Bahçeli, "Hüseyni ahlakın izinden yürüyerek Yezid zulmüne amansız karşı duruyor, mazlumların çöl kumlarına dökülen kanlarının esasen hepimizin kanı olduğuna inanıyoruz." diye konuştu.

Hazreti Muhammed'in karikatür çizimini yayımlayan dergiye tepki gösteren Bahçeli, "Yabancı benzerlerini aratmayacak ilkellikte yayın yapan sözde bir mizah dergisinde Efendimiz Resulullah'a yapılan iğrenç saldırıyı nefretle lanetliyor, İslamofobi tehdidinin ülke içerisine kadar sızmasına karşı siyasi, stratejik ve hukuki bir eylem planı hazırlanmasını önemli görüyorum." ifadesini kullandı.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin kuruluşunun 2 bin 234. yıl dönümünü kutlayan Bahçeli, Türk Silahlı Kuvvetlerinin her bir neferine üstün başarı diledi.

"Şükürler olsun ki sağlığımız, saadetimiz ve sükunetimiz yerinde"

MHP lideri Bahçeli, geçirdiği rahatsızlık nedeniyle yaklaşık 5,5 aylık ayrılığa gönülsüz de olsa boyun eğmek zorunda kaldıklarını, buna rağmen çalışmaları kesintisiz sürdürdüklerini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye ve dünya gündemini yakinen takip ve not ettik. İhtiyaç olan her durumda, görüş ve düşüncelerimizi aziz milletimizle paylaştık. Ancak fitne durur mu? Elbette durmadı, duraklamadı, yaylım ateşine ara vermedi. Yapay zeka ile konuştuğumu ileri süren kabak kafaları, özürlü beyinleri, zehirli dilleri şaşkınlıkla izledik. 'Dublör kullanıyor, o değil yerine robot yapılmış, gerçekler gizleniyor, çoktan öldü' diyen şarlatanlara, ne yalan söyleyeyim, hayretler içinde şahit olduk. Bilmiyorlar ki taşıdığımız can emanetini alacak sadece ve sadece hikmetinden sual olunmayacak yüce Allah'tır. İnancımız baki ve banidir, nitekim ilahi nizamın akışını engelleyecek, durmaksızın mesafe alan kader çizgisini silip atacak hiçbir kudret yoktur. Şükürler olsun ki sağlığımız, saadetimiz ve sükunetimiz yerindedir. Üstelik yapacak daha çok işimiz, ulaşılacak daha çok hedefimiz, sevindirecek daha çok dostumuz, titretecek daha çok düşmanımız vardır ve millet yanımızda, Allah bizimledir."

Hak ile batıl, doğru ile yanlış, masum ile maznun, mazlum ile zalim arasında hiç bocalamadan açık ve net taraflarını göstererek ilerleyeceklerini belirten Bahçeli, ilerledikçe haksızlığın geriye düşeceğini, hayasızlığın mevzi kaybedeceğini söyledi.

Fırtınaların şiddeti ne olursa olsun hepsine birden direnerek Türkiye Yüzyılı'nın muzaffer günlerinde buluşacaklarını vurgulayan Bahçeli, gayelerinin buna yönelik olduğunu ifade etti.

Türkiye'yi bekleyen parlak bir gelecek olduğunun altını çizen Bahçeli, Türk milletinin layık olduğu refah, huzur ve gelişmişlik seviyesine muhakkak yükseleceğini vurguladı.

"Yanan ormanlarımızın tekrar yeşillenmesi el birliğiyle mümkün olacaktır"

Canları acıtan, ciğerleri yakan, kederlenmelerine çanak tutan bazı müessif ve münferit olayların varlığını inkar etmenin mümkün olmadığını dile getiren Bahçeli, her yaz mevsimi geldiğinde çıkan orman yangınlarının, yeşilin kararmasının, börtü böceğin kavrulmasının, ormanlık alanların küle dönmesinin bunlardan birisi olduğunu ifade etti.

Bahçeli, Türkiye'nin birçok ilinde yaşanan orman yangınlarına işaret ederek, ormanların milli servet, manevi bereket olduğunu belirtti. Bir ağacın yanmasının, bir ormanın yok olmasının ülke ve millet varlığına kastetmek olduğunun altını çizen Bahçeli, şunları kaydetti:

"İhmalkarlıktan, dikkatsizlikten, düşüncesizlikten, tedbirsizlikten, pervasızlıktan, magandalıktan veya sabotajlardan kaynaklı yangınlar artık tahammül sınırlarından taşmıştır. Geçen hafta ülkemizin farklı il ve ilçelerinde çıkan orman yangınları olağanüstü önlemlerin alınmasını mecburi hale getirmiştir. Yaz aylarında 'Acaba ormanlarımız gene yanacak mı?' sorusunun devamlı surette aklımıza gelmesi, sonra da korktuğumuzun başımıza gelmesi rutinleşen ve milletimizi derinden yaralayan bir kısır döngü halini almıştır. Başta piknik ateşiyle sigara izmaritinin tutuşturduğu yangınlar sabır taşını bile çatlatacak boyutlardadır. Yalnızca izmarit atılmasından 81, piknik ateşinden de 50 yangının çıkması, sorarım sizlere ihanet değil midir? İzmir Buca'da benzin dökerek kasten orman yangınına sebep olan alçağın menfur eylemi düşmanlık değil midir?

Sorumluların en ağır şekilde cezalandırılması, şayet mevzuatta boşluklar varsa derhal takviye ve telafi edilmesi acilen sağlanmalıdır. Bu kapsamda uyulması gereken kanunlar vardır ve bellidir. Yeter ki tam ve eksiksiz tatbik edilsin, yeter ki orman yangınlarına neden olan faillerin gözünün yaşına bakılmasın. Birisi sönen diğeri sökün eden orman yangınlarının Adana, Antalya, Osmaniye, İzmir, Mersin, Muğla, Hatay, Balıkesir, Bilecik, Sakarya, Manisa'yı alevler içinde bırakması hepimizi kahretse de inanıyorum ki, yanan ormanlarımızın tekrar yeşillenmesi, tekrar eski güzelliğine kavuşması el birliğiyle mümkün olacaktır."

MHP Genel Başkanı Bahçeli, yeşil vatanı "milli namus" olarak gördüklerini dile getirerek, yangınlarla mücadelede aktif olarak devreye giren, sahada çalışan görevlilerle koordineli biçimde faaliyet gösteren Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı mensuplarına teşekkür etti.

Orman varlığını, orman canlılarını yakıp kavuran yangınlara karşı devletin her kurumuyla dayanışma halinde olduklarını, ateşin üstüne üstüne gitmekten de asla kaçınmayacaklarını belirten Bahçeli, millete ve yangınlarla boğuşan yöre insanına geçmiş olsun dileklerini iletti.

Bahçeli, bu felaketin de altından kalkacaklarına, yaraları teker teker saracaklarına kalpten inandığını dile getirdi.

CHP'li belediyelere ilişkin iddialara dikkati çeken Bahçeli, CHP'nin sebebi meçhul bir acının pençesinde ne yapacağını, ne isteyeceğini, ne söyleyeceğini bilemez ve tayin edemez halde olduğunu belirtti.

CHP'nin 38. Kurultayıyla ilgili görülen mutlak butlan davasının ve bu dava duruşmasının 8 Eylül 2025'e ertelenmesinin herhangi bir değerinin olmadığını kaydeden Bahçeli, şu görüşleri paylaştı:

"CHP'nin kendi içinde birlik ve dirlik halinde olmasının, iç huzur ve dengeyi yakalamasının, Türk demokrasisinin hayrına olacağı kanaatindeyim. Sosyalist Enternasyonal'in yörüngesinde sorgusuz sualsiz dönerek değil Atatürk'ün izinden yürüyerek istikrarsızlıktan ve sonu meçhul kargaşalardan kurtulacakları düşüncesindeyim. 8 Eylül'den bir gün sonra tarihi bir gün olan 9 Eylül'e bir ve bütün halinde ulaşması CHP için demokratik bir fırsattır. Eğer bu samimi tavsiyelerimiz gerçekleşmezse, bu parti Türk siyasetini nedensellik muhtevasında yozlaştıracak ve yıpratacaktır. Hem siyasi varlığına yazık edecek, hem de Türk demokrasisini zedeleyecektir. Maalesef CHP artık kartel partisidir, yani siyasi hedefleri için devletin kaynaklarını kanun dışı yollardan kullanacak ve şebeke oluşturacak kadar çizmeyi aşmıştır. Bununla mündemiç olmak üzere dehşet veren kanunsuzluk, hukuksuzluk ve yolsuzluk markası olmaya da açık ara namzettir."

Bahçeli, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, Avrupa'da Türkiye'nin aleyhine konuşmasının "karanlık üslubun, kararmış ve katılaşmış mensubiyet bilincinin somut yankısı olduğunu" dile getirdi.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, şu değerlendirmede bulundu:

"Neymiş, bu zat Alman Sosyal Demokrat Partisinin kongresinde ayakta alkışlanmış. 'Ya hep beraber ya hiç birimiz' demiş. Geçiniz bu masalları, gelin de külahıma anlatın bu zırvaları. Yabancıların karşısında nabza göre şerbet veren bir siyasetçinin ülkesini ve milletini tartışması, hatta kötüleme yarışına girmesi utanç duyulacak bir ilkesizlik ve itibarsızlıktır. CHP'nin geleceğini dış güçlerin insaf ve merhametine terk edenlerin 'Kuvayımilliye'den kuvayımilliyetsizliğe' geçiş yapmaları oldukça üzücüdür. Biz Türkiye'mizi, Türk milletini ve cennet vatanımızı canımızdan aziz biliyoruz. Ne var ki CHP'nin başkalaşarak, kökünden koparak iç işgal cephesinin iştahını kabarttığını değerlendiriyoruz. Ve muhataplarını 'neme gerek' demeden samimiyetle ikaz ediyoruz; aklınızı başınıza alın, tarihin ve milletin hükmüne kulak verin, sessiz çığlığın gazabından da ürkün."

"Yeniden doğan güneş Türkiye Yüzyılı'nı müjdeleyecek"

Ahmet Cevdet Paşa'nın eseri Mecelle'nin kuralını hatırlatan Bahçeli, "'Def'i mazarrat celb-i menafiden evladır'. Yani zararı defetmek menfaat talebinden önce gelmektedir. 11. yüzyılda meşhur nesir yazarı El-Cehiz şunu söylemişti; Kuş bile yuvasının hasretini çekiyorsa insan vatanı için nasıl mum gibi erimez? İşte mum gibi yanıp erimeye hazır olan kutlu irade Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı'dır." diye konuştu.

"Terörsüz Türkiye" çağrısının çağı aşacak kırat olduğuna işaret eden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Uzun süren kıştan sonra buzlar altında filiz süren otlar gibi her şey yeniden filizlenecek, fırtına dinecek, bulutlar dağılacak, hava açacak, yeniden doğan güneş Türkiye Yüzyılı'nı müjdeleyecektir. Çıkmaz sokakların, dibi görünmeyen uçurumların, giderek genişleyen karanlıkların önünü kesmek, önünü almak, iman ve irademizle önüne geçmek milli ve manevi görevimiz değil ise nedir? Pek tabii terörsüz Türkiye bu görevin huzur ve güven vaadeden sonucudur. Tarih, yanlış zamanda doğru adım atanlarla, doğru zamanda yanlış adım atanların yaşadığı hezimetlere ve yıkımlara sayısız defa şahitlik etmiştir. Bir yanlışın bütün doğruları götürdüğü bu stratejik mizanda, önemli olan doğru adımın, yine doğru zamanda atılabilmesidir. 'Terörsüz Türkiye' hedefi doğru zamanda atılan doğru adımdır. Milli vicdanın tereddütsüz harekete geçmesidir. Süreklilik içeren barış ve refah ortamına duyulan özlemdir. Komşu coğrafyaları tesirine alan istikrarsızlık ve iradesizlik dalgasına karşı iç bünyemizde tesis edilen emniyet kuşağı, yabancı tesiri olmadan tezahürü gündemde olan milli birlik ve beraberlik kuvvesidir."

Yaşanan coğrafyanın devlet yönetimine yüklediği sorumluluğa "jeopolitik" denildiğini aktaran Bahçeli, "Politikanın coğrafyadan doğan sentezi böyle tanımlanmaktadır. Çünkü coğrafya, anlayışımızı değiştirmektedir. Meselelere bakışımızı, gelişmeler karşısındaki fikrimizi etkilemektedir. Bir bozkırda yalnız yaşayan bir boyun, karşılaşacağı yeni insanlarla birlikteliği onu nasıl yeni şartlara uymaya zorluyorsa, muazzam toprakları yönetmeye talip bir nizam arayışının da barış, huzur ve kardeşlik doğuracak yeni bir anlayışa sahip olmasını zorunlu hale getirmektedir." ifadesini kullandı.

"Yeni yüzyılda teröre yer yoktur"

Bahçeli, yeni yüzyılda teröre yer olmadığını, bugüne kadar ödenen bedellere, çekilen çilelere, yürekleri kavuran acılara tekrar katlanmak, yeniden muhatap kalmanın da söz konusu olmayacağını vurguladı.

Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:

"Türkiye yeni bir döneme geçmiştir. Bu nedenle PKK'nın silah bırakma sürecini tamamlaması bir an evvel sağlanmalı, provokasyon mahiyetli ve hiç kimsenin altından kalkamayacağı yeni çatışmalara yol açacak sivri tahriklere karşı azami derecede dikkat edilmelidir. Onun bunun ne dediğinin, yürüyen kervana taş atmak için nasıl bir pozisyon aldığının hiçbir ehemmiyet ve evveliyatından bahsedilmeyecektir. 27 Şubat İmralı açıklamasına müzahir şekilde, PKK örgütsel varlığını feshettiğini ve silahları bıraktığını 12 Mayıs'ta açıklamıştır. DEM Parti'nin sorumlu ve sonuç odaklı temasları ise kayda değerdir. Kanlı süreç bütünüyle sonlanmalıdır. Kara bir dönem açılmamak üzere kapanmalıdır. Umutlar kabarmalı, barış havası hakim olmalıdır. Bundan geriye dönüş yoktur. Aksi halde doğacak sonuçların bedeli vahim ötesidir. Çağları aşıp gelmiş büyük bir milletin vizyonuna sahip olarak mücadele ahlakımızı diri tutacağız, barış ve kardeşliği kucaklayıp istikbalin yol haritasını çizeceğiz."

Milletin her ferdine ellerini uzatıp ferah ve selamet dolu bir geleceğin mimarisini Cumhur İttifakı olarak temin edeceklerini belirten Bahçeli, şöyle devam etti:

"Bu yüzden diyorum ki duygularımızla gerçekleri, olmasını istediklerimizle, yapabileceklerimizi, bugünümüzle, hayallerimizi hesaba katan bir yorum terkibine ulaşmak durumundayız. Öncelikle Türkiye'mizin yükselmesi, zenginleşmesi ve güçlenmesi için 'ama, fakat' demeden omuz vermeliyiz. Türkiye yoksa ülkülerimiz yok demektir. Bizim kendimizi, Türk milleti olarak tanımlamamızı sağlayan sosyokültürel varlık, parçalardan bütün oluşturmanın, bir arada ve beraberce yaşamanın, varlığını bir arada sürdürmenin, bir dil geliştirip anlaşıp kaynaşmanın, bir ahlak oluşturup huzur bulmanın, bir kültür yaratıp etrafında toplanmanın, velhasılıkelam, paylaşmanın, kaynaşmanın, bütünleşmenin, anlaşmanın, bir olmanın, iri olmanın, kardeş olmanın ele geçirilemeyecek şifresidir. Zaman zaman 'Türkiye Tek Yürek' derken muradımız da budur. Bizi tek yürek yapan bu muhteşem değerler manzumesi bir günde oluşmamıştır. Müşterek bir lisanın oluşturduğu çekim alanı, binlerce yılın acı tatlı yaşanmışlıkları, tarihin imbiğinden süzülmüş varoluş anıları, doğru ve yanlışın birer birer elendiği kadim birikim, millet evlatlarının emek, gönül ve fikir süzgecinde oluşan ve olgunlaşan hayatları, bu değerleri bütünleyen ve şereflenmekle şükrettiğimiz inanç ve itikat müktesebatı hiç kuşkunuz olmasın ki milli hazinemizin temelini teşkil etmektedir. Bizler buna milli kültür diyoruz."

"Türkiye'yi canımız ve kanımız pahasına koruyacağız"

Büyüklere saygı duyulmasının, küçüklerin sevilmesinin, dertlere deva olunmasının, komşu açken tok yatmanın reddedilmesinin, hem Türk milletinin hem de ülkücülüğün İslami, vicdani tavır ve davranışı olduğuna vurgu yapan Bahçeli, "Bizi, başka milletlerden ayıran mümeyyiz farklar bunlardır. Bizi, biz yapan değerler mecmuu bizi aynı zamanda koskocaman bir aile yapmıştır. Adımız bellidir, Türk milletiyiz. Devletimiz bellidir, Türkiye Cumhuriyetiyiz." dedi.

Orta Doğu'da yaşanan gelişmelere dikkati çeken Bahçeli, şunları aktardı:

"Etrafımız ateşle ihata edilmektedir. Dönemsel ateşkes kararları, karşılıklı zafer kazandık mesajları, tutarsız açıklamaların yoğunluğu, tiyatro düzeneğini andıran söz ve silahlı cepheleşmeler her gün gözümüzün önünde gerçekleşmektedir. Nükleer silahların kullanımıyla ilgili iddialar feci tehditlerin varlığına işarettir. Yeni bir dünya savaşının fitilini tutuşturmak için adeta planlı bir rekabet söz konusudur.

Uçuşan füzeler, hedeflerine çarpan insansız hava araçları, semaları kapatan savaş uçakları, istihbarat kapışmaları, ölen siviller, kaybolan değerler, harap olan medeniyetler, yeryüzünden silinmek istenen Gazze, emzik yerine kanını emen bebekler, kefenlenmiş çocuklar, rezil rüsva olmuş bir dünya gerçeği karşımızdadır. İşte bu ibretlik gerçeğe karşı terörsüz Türkiye milli varlığımızın, iç barış ve huzurumuzun ebedi güvencesi, aşılması mümkün olmayan kale duvarıdır. Siyonist-emperyalist barbarlığın maksadı bellidir, Türkiye'nin etkisizleştirilmesini temin etmektir."

İmajı ve iradesi parlayan, A'dan Z'ye gücüne güç katan, savunma sanayisinde altın çağını yaşayan, milli birlik ve beraberliğini perçinleyen Türkiye'yi çekemeyen, rahatsız ve huzursuz olmasını hedefleyen zulüm projelerinin devrede olduğuna işaret eden Bahçeli, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Bu habis projeleri Allah'ın izniyle yırtıp atacağız. Türkiye'yi canımız ve kanımız pahasına koruyacağız. Bizi haksız ve hayasız şekilde eleştiren siyasi dalaverecileri, hamaset ehli devşirmeleri, milliyetçi geçinen milliyet muhaliflerini de ademe mahkum edeceğiz. Zaman değişir, ama mekan sabit kalır. Uyduruk kayıkçı kavgalarına karnımız toktur. Göstermelik gerginliklere yüzümüz dönüktür.

'Türk'süz Türkiye, düzensiz devlet' yalan ve iftirasına bel bağlayan ucubelerin önce kim olduklarını, neye ve kimlere hizmet ettiklerini açıklamaları siyasi ahlaklarının gereğidir. Sağını solunu karıştıranların, yönünü bulamayanların kaptanlık yapmaya çalıştığı çalkantılı siyaset ortamında ambarda gözü olan tayfalarla verim alınamayacağını, döküntülerle dümenin dönmeyeceğini biz gördük, sonunda da herkes mutlaka görecektir."


Muhabir: Aykut Yılmaz




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —
G-H1BEN5KZ8N